6 Aralık 2012 Perşembe

Panik Atak Tedavisi ve Belirtileri



Panik atak

Panik atak birden bire meydana gelen aşırı korku ve de endişe nöbeti olarak tanımlanabilir. Bu nöbetler yoğun olarak başlar 10 ila 30 dakika arasında sürebilir ve de ardından azar, azar yoğunluğu azalır. Nöbet sırasında insan kötü bir şey olacakmış ya da ölecekmiş gibi hisseder. Kendini kurtaracak birini ya da sağlık kurumunu aramaya başlar. Genel olarak ta sağlık kuruluşuna giderek kendisini psikolojik olarak rahatlatır.


Panik atağın belirtileri

1.   Çarpıntı, kalp atışlarını duyma ve ya kalbin hızlı atması

2.   Terlemek

3.   Titremek ve ya sarsılmak

4.   Suluk almada zorlanma ve ya boğuluyormuş gibi olmak

5.   Nefessiz kalmak, boğuluyor gibi hissetmek

6.   Göğüste ağrı ve ya sıkıntı hissetme



7.   Mide bulantısı ve ya karında ağrı

8.   Başın dönmesi, sersemlik hissetme, düşecek ve ya bayılacak gibi olmak

9.   Gerçek dışı duygular ( derelizasyon) ve ya benliğinden ayrılma (deparsonalizasyon)

10.   Kontrol kaybı ve ya çıldırma korkusu

11.   Ölümden korkma

12.    Uyuşmalar ve ya karıncalanma

13.   Üşümek, ürpermek ve ya ateş basması

Panik atağın tedavisi

Panik atak tüm dünya da yaşanan bir rahatsızlıktır. Tedavisi için en etkili olan yol ilaç ve psikoterapidir. Kısa süreli ani tedavileri mümkün değildir. Bu sebepten tedavi uzun süreli de olsa sonuna kadar devam edilmesi gereklidir.

Çocuklarda Bağırsak Paraziti


Bağırsak parazitleri, bağırsaklarımızda yaşayıp beslenen, istenmeyen misafirlerdir. Her yaşta çocuk veya erişkin parazitlerle karşılaşabilir. Korunmada hijyen kurallarına uymak önemli olsa da bazılarının yumurtaları hava yoluyla da yayıldığından, özellikle okullarda, yuvalarda toplu olarak bir arada bulunan çocuklar kolayca parazitle karşılaşabilirler. Dünya üzerinde, temiz su kaynaklarının bulunmadığı, hijyen koşullarının kötü olduğu bölgelerde parazit sıklığı daha da artmaktadır.
En sık görülen bağırsak parazitleri oksiür ( kılkurdu), askaris (yuvarlak solucan), giardia, amip gibi türlerdir.


Bağırsak Parazitlerinin Belirtileri Nelerdir?
Bağırsak parazitleri çok faklı belirtilere yol açabilir:

Karın ağrısı
İştahsızlık
İshal
Artmış bağırsak gazı
Makatta kaşıntı
Uykuda huzursuzluk, diş gıcırdatma
Uykuda ağızdan salya akması
Burunda kaşıntı
Vücutta kaşıntı
Bu belirtilerden biri veya birkaçı saptandığında, parazit olasılığı akla gelmeli ve gerekli testler yapılmalıdır.

Bağırsak Parazitleri Nasıl Anlaşılır?
Kesin tanı için, gaita incelenmesi gerekir. İlk testte parazit veya yumurta saptanmazsa, test 3 defa tekrarlanabilir. Özellikle kılkurdunda, gece huzursuzluğu sırasında çocuğun altı açılıp bakıldığında makatta açık renkli, yaklaşık 1 cm uzunluğunda kılkurdu görülebilir. Kılkurdu, gece saatlerinde yumurta bırakmak için makata gelir. Sabah tuvalete gidip temizlik yapılmadan, makattan şeffaf bant yapıştırılıp alınan örnekte de yumurtalar saptanabilir.

Parazitin cinsinin anlaşılması hem uygun tedavinin saptanması , hem de kılkurdunda olduğu gibi eğer gerekiyorsa tüm aile bireylerine tedavi verilebilmesi için önemlidir.

Parazit Nasıl Tedavi Edilir?
Parazitin cinsine göre, doktorunuz uygun ilaçlarla tedavi verecek, gerekiyorsa aile tedavisi önerecektir.

Parazitten Nasıl Korunabiliriz?
Çocuklarımıza el yıkama alışkanlığını kazandırmamız çok önemlidir. Bu alışkanlık, pek çok başka hastalıktan olduğu gibi bağırsak parazitlerinden korunmada da işimize yarayacaktır. Tuvaletten sonra, birşey yemeden önce, parkta oynayıp eve geldiğinde mutlaka el yıkanması sağlanmalıdır.

Çocukların ve onların bakımına yardımcı olan herkesin el tırnakları kısa kesilmiş olmalıdır.

İçtiğimiz suların temizliğinden emin olmalıyız.

Çiğ yenen sebze ve meyveleri iyice yıkamalıyız.

Eti iyi pişmiş olarak tüketmeliyiz.

Ev dışında, temizliğinden emin olmadığımız suları veya nasıl yıkandığını bilmediğimiz çiğ sebze, meyveyi tüketmemeliyiz.

Çocukların yatak eşyaları, oyuncakları yüksek sıcaklıkta yıkanmalıdır. Buna özellikle toplu bulunulan yuva, okul gibi ortamlarda özen göstermeliyiz.

Kılkurdu gibi parazit yumurtaları günışığına dayanıksız olduğundan çocuk odalarının gündüz aydınlık olması sağlanmalıdır.

Bebeklerde / Çocuklarda Ağız Diş Sağlığı


Bebeklerde ağız ve diş bakımı, henüz dişler çıkmadan başlamalıdır. Uygun bakımla, bebeğimizin inci gibi sağlam dişlere sahip olması ve hayat boyu sürdüreceği iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlayabiliriz. Bu konuda anne babalara düşen görevleri şöyle sıralayabiliriz:

+ Bebeğin dişleri çıkmadan önce, beslenme sonrası temiz bir gazlı bezle dişetlerini temizleyin.

+ Diş çıkarma sırasında, dişetlerine yapılacak masaj bebeği rahatlatacaktır. Elle masaj yapabileceğiniz gibi, ona diş kaşıması için buzdolabında soğutulmuş bir diş kaşıyıcı da verebilirsiniz.
1 yaştan sonra, yaşına uygun ve yumuşak bir fırçayla dişleri fırçalamaya başlayın. Dişlerin ön ve arka yüzlerini temizleyin.

+ Kendi diş bakımınıza da önem vererek bebeğe model oluşturun.

+ Bebek tükürecek yaşa geldikten sonra, florür içeren diş macununu az miktarda kullanmaya başlayaın. Ancak, oyun haline getirip diş macununu yemesine izin vermeyin.

+ Ağzınızdaki mikropları bebeğe geçirmemek için, mamanın sıcaklığını kontrol ettiğiniz kaşığı bebeğin ağzına sokmayın veya emziği yere düşerse ağzınıza sokup bebeğe vermeyin

+ Emzik kullanıyorsanız, asla bal, pekmez veya şekere batırıp bebeğe vermeyin.

+ Diğer pekçok yönden olduğu gibi, ağız ve diş sağlığı açısından da anne sütünün mamayla beslemeye üstün olduğunu unutmayın, mümkünse ilk 6 ay sadece emzirin. 6 aydan sonra doktorunuzun önereceği ek besinlere başlarken, anne sütüne de devam edin.

+ Bebeği yatakta içi mama, meyve suyu veya anne sütü dolu biberonla bırakmayın. Uyku boyunca ağızda kalan biberon, bebeğinizde biberon çürüğü adı verilen diş çürüklerine yol açar.

+ Bebek, katı gıdalara geçtikçe ve bardağa alıştıkça yavaş yavaş biberon kullanımını azaltın.

+ Bebeğe şeker, şekerli abur cubur ve şekerli asitli içecekler vermeyin.

+ 1-2 yaş civarında, bebeğinizi ilk kontrol için diş hekimine götürün.

Bebeğin Tırnakları Nasıl Kesilmeli


Yeni anne babalara başlangıçta zor gelse de, küçük bebeklerin tırnaklarının kesilmesi biran önce başlanması gereken bir bakımdır. Tırnakları kesmezsek, bebek ince cildini çizip acıtabilir. Artık eskisi gibi, elleri eldiven içine hapsetmeyi de tercih etmiyoruz. Bebeğin ellerinin serbest olması, dokunma hissini yaşaması önemli. Tırnak kesmeyi, iki kişi yardımlaşarak daha kolay başarabilir. Biri bebeği sabit bir pozisyonda, örneğin kucakta tutarken diğeri de tırnakları kesebilir. Hatta bebek sakince annesini emerken veya derin uykudayken bile, tırnak kesimi halledilebilir. Bunun için, klasik tırnak makası görünümünde olan veya kağıt makasına benzer ucu yuvarlatılmış bebek makasları kullanılabilir. Hangisini daha rahat kullanabilirseniz, onu tercih edin. Bazen, tırnağı keserken yanlışlıkla alttaki eti de kesip kanamaya sebep olabilirsiniz. O durumda, temiz bir gazlı bezle hafifçe bastırmak, kanamayı durdurmak için yeterli olacaktır. Sarmak, bandaj yapmak doğru olmaz, çünkü bebek mutlaka elini ağzına götürecek ve sargı yerinde durmayacaktır. Birkaç defadan sonra, bebeğinizin tırnaklarını kesmenin o kadar da zor olmadığını görecek ve endişelerinizden kurtulacaksınız. O minik tırnakların ne kadar çabuk uzadığını görmek de sizi şaşırtabilir. Bebeklerin el tırnakları, birkaç günde bir yeniden uzar ve sık sık kesmek gerekir. Ayak tırnakları ise, o kadar çabuk uzamazlar.

Çocuklarda 2 yaş krizi ve çözümü


2 yaş dönemi, çocukluk çağının ergenlik dönemidir. Bu yaşta çocuğunuz hırçın, uyumsuz, inatçı olabilir. İstediğini elde etmek için tutturabilir. Öfke nöbetleri geçirebilir. Hem bağımsız olmak ister, hem de çoğu açıdan halen size bağımlıdır.Öncelikle anne babalar, bunun gelişimin normal bir aşaması olduğunu kabullenmeliler. Doğru davranışlarla bu dönem daha az sıkıntıyla atlatılabilir.


Anne babalar 2 yaş krizleriyle nasıl başa çıkabilirler?

Sevginizi gösterin. Çocuğunuzu sıkça öperek, sarılarak, sevginizi gösterin. Doğru davranışlarını takdir edin. Böylece, onu iyi davranışa yönlendirmiş olacaksınız.
Çocuğun özelliklerini kabul edin. Elbette bazı özelliklerini sizden alsa da, her çocuk anne babasından farklı, yeni bir bireydir. Kötü davranışlarını etiketlemeyin.
Çok fazla kural koymayın. Öncelik çocuğun güvenliği olmalı. Bu nedenle, önce çocuğun rahat hareket edebileceği, kazadan uzak kalabileceği bir ev ortamı hazırlayın. Ona sürekli hayır dememek için, dokunması, karıştırması riskli eşyaları ortada bırakmayın.
Öfke nöbetleri nasıl önlenir? Çocuğun kapasitesini bilin, belki de ne istediğinizi anlamamıştır. Ona yaşına uygun olmayan sorumluluklar yüklemeyin. Kötü davranışı durdurmak için, sadece yapma demek yetmez, farklı bir çözüm de önermelisiniz, ona yol göstermelisiniz. Sadece gerekli durumlarda hayır deyin. Mümkün olan durumlarda, ona seçim şansı tanıyın. Örneğin hangi elbisesini giyeceğine, hangi masalı dinlemek istediğine karar verebilir. Öfke nöbetleri genellikle çocuk yorgun, uykulu, açken, yabancı ortamlardayken görülür. Bu gibi durumlarda, önceden tedbir alabilirsiniz.
Öfke nöbetinde nasıl davranmalı sınız? Öfke nöbetinde, farklı bir şeye dikkatini çekerek sakinleşmesini sağlayabilirsiniz. Eğer sakinleşmiyor, kendini yerlere atıyorsa, onu durdurun . Odasına veya başka bir yere gönderip sakinleşmesi için süre tanıyın, mola verdirin. Bunu neden yaptığınızı, nasıl bir davranış beklediğinizi ona açıklamayı unutmayın.
Ona iyi örnek olun. Yapılmasını istediğiniz davranışları siz de yapın.

Çocuklarda Bitlenme


Yuvaya veya okula giden bir çocuğunuz varsa, bit salgınları sizin de korkulu rüyanız olabilir. Özellikle temizliğe düşkün, titiz bir anneyseniz veya bit kelimesini duyunca bile kaşınmaya başlıyorsanız!

Ancak, ne kadar düşüncesinden bile uzak durmaya çalışsak ta, bu durum herkesin başına gelebilir.Bitler;zengin / fakir, temiz/ pis ayrımı yapmazlar. Erişkinlerden çok çocukları, kısa saçtan çok uzun saçı ve erkeklerden çok kızları tercih etseler de, herkes birgün onlarla tanışabilir. Özellikle çocukların kalabalıklar halinde bulunduğu okul, anaokulu gibi mekanlarda kolayca salgınlara yol açabilirler.


Bitler, yaşamak ve çoğalmak için insan kanına gereksinim duyan parazitlerdir.  Olgun bir bit, yaklaşık olarak bir susam tanesi büyüklüğündedir. Kafa derisine tutunup kan emer ve yumurtlayarak çoğalır. Sirke adı verilen yumurtalar saça sıkıca tutunur, kepekten farklı olarak silkelemekle veya fırçalamakla saçtan ayrılmaz. 7-10 gün sonra, bu yumurtalar da canlı parazite dönüşür. Bitlenmedeki o çıldırtıcı kaşıntının nedeni, bitin kafa derisine yapıştıktan sonra kan emerken, onun salyasına karşı vücudun geliştirdiği allerjik reaksiyondur. Saçlı deride bitler yaklaşık 30 gün kadar canlı kalabilirler, insandan ayrıldığında ise 1-2 gün içinde ölecektir.Bitler uçamaz, zıplayamaz. Ancak yakın temasla kafadan kafaya geçerler. Saç fırçaları, tokalar, taraklar, oyuncaklar, bereler bulaşmada aracı olurlar. Bu nedenle, çocuklarımıza bu tip eşyalarını birbirleriyle paylaşmamalarını öğretmemizde büyük yarar vardır.

Çocuğun kafasında bazen bitleri de görebiliriz,ancak  çoğu zaman yumurtaları yakalamak daha kolaydır. Şüpheli durumlarda, özellikle kulak arkaları ve ensede saç diplerini iyi aydınlatılmış bir ortamda araştırmalıyız.

Bit tedavisi tam bir ekip çalışması gerektirir. Okulda salgından etkilenen herkesin aynı anda tedaviye başlaması çok önemlidir. Böyle koordineli bir çabayla, salgının kolayca önüne geçilebilecektir. Evde veya okulda bir kişide, bit tespit edildiğinde herkesin kontrol edilmesi şarttır.Bit tedavisinde, doktorunuzun uygun gördüğü bir tedaviyle saçtaki canlı paraziti yok ederken yumurtaların da saçtan uzaklaştırılması gerekecektir. Bunun için kullanabileceğiniz sık dişli özel taraklar mevcuttur. Yumurtalar da bir süre sonra canlı bitler haline geleceği için, tedavinin her iki basamağı da eşit derecede önemlidir. Bununla birlikte; giysiler, yastık kılıfları, çarşaflar, saça temas eden tüm eşyalar en az 60 derece sıcaklıkta yıkanmalıdır. Yıkanamayan malzemeler için kuru temizleme veya kızgın ütü de uygun seçeneklerdir. Bunun da uygulanamayacağı eşyalar, 2 kat büyük plastik poşet içine koyup ağzı sıkıca bağlanarak 3-4 hafta tutulursa, bitlerden ve yumurtalardan kurtulmak mümkün olacaktır. Saç tarakları, fırçalar da sıcak suda bekletilerek temizlenmelidir.

Bitlerden kurtulabilmek için saçların kısa olmasına gerek yoktur. Tek fark, kısa saçta tüm bu temizlik işlemlerinin daha kolay yapılabilmesidir. Bu nedenle, çocuğunuzun saçını- eğer kendisi istemiyorsa- kestirmenize gerek yoktur. Ev halkında, saçında bit veya sirke bulunmayan kişilerin koruyucu amaçla tedavi almasına gerek yoktur.

Ne yazık ki bitlerden kaçınmak pek kolay değil, ancak tüm bu basamakları tam olarak uyguladığımızda, bu davetsiz misafirlerden kurtulmanın o kadar da zor olmadığını göreceğiz.

Diş Beyazlatma



Beyazlatma, dişlerin yüzeyindeki gözenekli mine yapısında oluşan renkli organik ve inorganik maddelerin diş beyazlatma jelleri ile çözünmesi işlemidir.

Beyazlatma işlemi ,gözenekli mineden dişin içine girmiş ve fırçalama ile çıkarılamayan renklenmeler için uygulanır. Dişlerin oluşumları esnasında meydana gelen yapısal bozukluklar ve bazı antibiyotik gruplarını uzun süre kullananlara da uygulanır. Bleaching işlemi bu tip vakaların büyük bir kısmında çok başarılı olur.

Ayrıca, diş yüzeyine bazı gıdalardan, sigara, çay, kahve gibi boyayıcı ajanlardan yapışan renklenmelerde de diş beyazlatma uygulanır.Diş temizliği yaptırdığınız halde dişlerinizin renginden memnun değilseniz yine diş beyazlatma yapılır..
Farklı renklenmeler farklı tedaviler gerektirir. Bu nedenle ne tip bir uygulama yapılması gerektiğine diş hekiminiz karar verecekti

Öncesi                                                                                                         Sonrası
                                                             





                                                     



Zaman geçtikçe dişleriniz belli derecelerde sararmaya başlar. Birçoğumuzun sıkça tükettiği çay, kahve, sigara ve benzeri şeyler zaman geçtikçe dişlerinizin sararmasına ve renk değiştirmesine neden olan faktörlerden sadece birkaçıdır. İçtiğiniz sigara, çay, kahve, kırmızı şarap gibi sararmalara neden olan şeylerin miktarına göre dişlerinizin görünüşünde istemediğiniz değişikler olur.

Diş beyazlatma için çok değişik ürünler mevcuttur. Piyasada satılan ve bilinçsizce kullanılan bir çok ürünün bilimsel olarak kanıtlanmış beyazlatma etkinliği, yan etkileri ve kalıcılığı tartışmalıdır. Bizim önerimiz, güvenli ve kalıcı bir beyazlatma işlemini deneyimli diş doktorlarına yaptırmanızdır.

Yirmilik Diş




Hepimizin bildiği gibi ağzımızda en son süren dişler üçüncü azı dişleridir. Genelde 17 ila 25 yaşları arasında sürmeye başlarlar. Bu dişlerin ağızda bırakılıp bırakılmaması konusu tartışmalıdır. Eğer doğru pozisyonda sürerlerse ve çevre dokulara zarar vermiyorsa bu dişin yerinde kalmasında bir sakınca yoktur. Çene kemiğine kaynaşmış ve anormal pozisyonlu bir dişin röntgenle tespit edilmiş ileride yol açacağı zararlar göz önüne alınarak çekimine karar verilebilir. Diş arkındaki yer darlığı durumlarında dişin sürmesi dişeti- kemik ve diğer komşu diş engeline takılabilir.

Yirmilik dişin çekilmesini gerektiren haller nelerdir?

ÇÜRÜK: Tükürük, bakteri ve yiyecek parçacıkları yeni çıkmakta olan dişin açtığı yuvada birikerek hem yirmilik dişi hem de yanındaki azı dişini tehdit eder. Bu tip çürükleri fark etmek ve tedavi etmek oldukça zordur. Ağrı ve enfeksiyona yol açan ve apseyle sonuçlanan ağır tablolar meydana gelebiliyor.

DİŞETİ HASTALIĞI perikoronit: Kısmen çıkmış bir yirmilik dişin dişetinde bakteri ve yiyecek artıklarının depolandığı bir enfeksiyon odağı oluşur. Bu durum ağız kokusu, ağrı, ödem ve trismusa ağzın tam açılamaması hali sebep olur. Enfeksiyon lenfler aracılığı ile yanak ve boyuna yayılabilir. Yirmilik dişin etrafındaki bu enfeksiyona yatkın zemin her seferinde kolayca enfekte olmaya adaydır. Bakınız, Dişeti hastalıkları

BASINÇ AĞRISI: Sürme sırasında komşu dişlere de basınç uygulanıyorsa sıkışmadan dolayı da bir ağrı hissedilebilir. Bazı durumlarda bu basınç aşınmaya yol açar.

ORTODONTİK SEBEPLER: Pek çok genç birey dişlerindeki çapraşıklıkları düzeltmek için ortodontik tedavi görmektedir. Yirmi yaş dişlerinin sürme basınçları diğer dişlere de yansıyacağından diğer dişlerde de bir hareketlilik olur, çapraşıklıklar artabilir.

PROTEZLE İLGİLİ SEBEPLER: Protez planlaması yapılan bir ağızda yirmilik dişleri hesaba katmak gerekir. Çünkü, yirmilik diş çekildikten sonra değişen ağız yapısına göre yeni bir protez yapmak gerekecektir.

KİST OLUŞUMU: Gömük bir dişin sebep olduğu kistik vakalar gözlenmiştir. Kist kemik yıkımına, çene genişlemesine ve çevredeki dişlerin yer değiştirmesine ya da zarar görmesine sebep olur. Kemik yıkımını önlemek için diş çekilmeli ve kist temizlenmelidir. Nadiren bu kist çok geniş alanlara yayılırsa tümörlere dönüşebilir veya çene kemiğinde kendiliğinden kırılmalara yol açabilir.Bakınız, Diş Apsesi

yukarı

Hiçbir rahatsızlık vermese de kötü pozisyonlu bir yirmilik diş niçin çekilmelidir?

Dişin pozisyonunun bozuk olması enfeksiyon için tek başına yeterli bir sebeptir. böyle bir durumda bahsedilen problemler mutlaka yaşanacaktır. Üstelik bu tip problemler aniden ve beklenmeyen bir zamanda gelişirler.

Yirmilik dişler, fırça ve diş ipiyle ulaşılması zor alanlarda bulunurlar. Zamanla çürümeye yol açan bakteri, asit ve yiyecek artıkları bu bölgede toplanır. Eğer diş çürür ve dolguyla restore edilmezse diş kısa zamanda iltihaplanır.

Bu dişleri temiz tutmak zor olduğundan biriken bakteri ve yiyecek artıkları kötü ağız kokusuna sebep olur.

Dişeti altında yatay düşeyden sapmış pozisyondaki gömük bir diş, diğer dişlerin hareketi, sıklaşması ve çarpıklaşması ile sonuçlanacak olan bir basınç oluşturur.

Gömük dişin üzerini kaplayan dişetinin altına toplanan bakteriler enfeksiyona yol açar.

Yirmilik dişlerin çekilmesi için en uygun zaman nedir?

İmpact – kötü pozisyonlu bir diş şikayete yol açsın ya da açmasın 14 ila 22 yaşları arasında çekilmelidir. Genç yaşlardaki operasyonlar teknik olarak daha kolaydır ve iyileşme daha çabuk olur. 40 yaşın üstünde operasyonlar epey zorlaşır. Ayrıca yaşın artmasıyla birlikte yan etkiler de artar ve iyileşme dönemi uzar.

Akut – aktif enfeksiyonun olduğu durumlarda perikoronitis diş çekilebilir mi?

Genellikle hayır. Enfeksiyonun var olduğu bir durumda müdahale edilirse enfeksiyon çevreye yayılır, yara iyileşmesi geç ve güç olur. Lokal ağız hijyeni, antibiyotikler ve bazen de karşı çenedeki yirmilik dişin çekimi ile enfeksiyon kontrol altına alınır.


Diğer diş çekimlerinden farklı mıdır?

Yirmilik dişin konum, şekil ve boyutuna bağlı olarak uygulanacak işlemin zorluk derecesi değişir. Basit bir çekimden sonra hafif bir şişlik, ağrı ve kanama olabilir. Daha özel işlemler gerektiren bazı kompleks çekimler de uygulanabilmektedir. Dişhekiminizin alacağı önlemler ve bulunacağı tavsiyeler yan etkileri minimalize eder.

Bu çekimi takiben -dry soket- denen bir iyileşme bozukluğu yaşanabilir. Çekim boşluğunda kan birikmez ve ağrı da gelişebilir. Birkaç gün içinde durum düzelir. Ayrıca dişhekiminin tavsiyelerine uyulduğu takdirde bu olayla hiç de karşılaşılmayabilir.

İleri yaşlarda kemik yapısı yoğunlaştığı ve esneklik azaldığı için çekim zorlaşır, iyileşme yavaşlar.

Operasyon sonrası bakım

Yara yeri kurcalanmamalıdır. Yoksa ağrı, enfeksiyon veya kanama gelişebilir.

İlk 24 saat boyunca o taraf ile çiğneme yapılmamalıdır.

İlk 24 saat sigara içilmemelidir. Çünkü sigara kanamayı arttırıp iyileşmeyi bozar.

Tükürülmemelidir. Yoksa kanama artar ve pıhtı yerinden oynayabilir.

Kanama kontrol edilmeli. Eğer dikiş atılmamışsa steril gazlı bezle tampon yapılır. Pıhtı oluşumu için tampon yarım saat ağızda tutulmalıdır. Tampon alındıktan sonra kanama devam ediyorsa yeni bir tane konur.

Şişkinliğin kontrolü. Operasyon sonrası bölgeye soğuk bir tampon uygulayarak dolaşım yavaşlatılır ve yüzün şişmesinin önüne geçilir. Uygulama şöyle olmalıdır: 20 dakika soğuk tampon – 20 dakika ara- tekrar 20 dakika soğuk tampon şeklindeki periyotlarla devam edilir.

İlk 24 saatten sonra her 2 saatte bir ılık tuzlu suyla ağzı gargara yapmak gerekir. karışım 1 bardak ılık suya 1 çay kaşığı tuz koymak suretiyle hazırlanır.

Kalp Çarpıntısı, Kalp Çarpıntısı Neden Olur



KALP ÇARPINTISI

Her ne sebeple olursa olsun insanın kendi kalbinin sesini duyması veya hissetmesi insanı rahatsız eder. Bu da insanın aklına ‘Acaba kalbimde bir şey mi var? Kalp krizi mi geçiriyorum?’ sorularını akla getirir. Bu gibi sorularınızın ve kalp çarpıntıları ile ilgili merak ettiğiniz tatminkâr bilgileri bu makalede bulacaksınız. 

Kalp Çarpıntısı Nedir?


Kalp çarpıntısı; kalp ritminin rahatsız edici olarak hissedilmesidir. Kalbinizin daha kuvvetli, hızlı attığını veya düzensiz çalıştığını hissedebilirsiniz. Çarpıntılar sık hissedilir ve normaldir. Çarpıntının kendisi bir hastalık değildir. Çarpıntı yapan nedeni belirlemek gerekir. Kalp çarpıntısı çoğunlukla sinirsel bir durumdur; kişinin ya kalp hastalığı korkusuyla ya da duygusal bozukluklar sonucu, kendi kalp etkinliğiyle aşırı ilgilenmesi sonucu ortaya çıkabilir. Aşağıda kalp çarpıntılarına neden olan faktörleri okuyacaksınız.


Kalp Çarpıntısı Neden Oluşur?

Kalp çarpıntısı aşağıdaki nedenlerden oluşur;•    Egzersiz,•    Stres, endişe, korku•    Üst üste yakılan sigara veya puro•    Aşır ve hızlı alkol alınması•    Fazla miktarda kahve, kola veya çay,•    Kansızlık,•    Kalp problemi,•    Troid problemi,•    Diyet hapları, depresyon haplarının fazla kullanılması,•    Premenopozal hastalık tablosu,( kadınlarda menopoz öncesi dönem )•    Vitamin eksikliği,•    Sevinç ve korku•    Uyku kaçması ile meydana gelen çarpıntılar (kafein kaynaklıdır)•    Aşırı ve uzun süreli yoğun çalışmalar,•    Günlük işlerdeki yoğunluğun artık kanıksanarak normalleşmesi,•    Uzun süren üzüntü, düş kırıklığı ve korkular•    Düşük kan şekeri,gibi durumlar kalp çarpıntısına neden olabilir.


Kalp Çarpıntısının Belirtileri Nelerdir?

Kalp çarpıntısının belirtileri genellikle göğüste dolgunluk, düzensiz kalp ritmi ve tekleme olarak karşımıza çıkabilir. Çarpıntılara bazen baş dönmesi, göz kararması, hafif terleme, yattığımızda kalp atımının kulakta hissedilmesi, cilt renginin solması, bazen göğüs ağrısı ve sıkışması bile eşlik edebilir. Bu belirtiler kalbinizin geçici bir süre bedeninizin ihtiyacı olan kanı dokulara pompalayamadığına işaret etmektedir.


Kalp Çarpıntısı Nasıl Teşhis Edilir?

Çarpıntıda genellikle EKG çekilir ve tahliller duruma göre yapılır.24 saat üzerimize EKG kaydı yapılacak bir monitör takılabilir. Efor testi yapılarak kalp damarlarında bir problem olup olmadığı kontrol edilebilir.


Kalp Çarpıntısı Nasıl Tedavi Edilir?

Tedavi kalp çarpıntısının sebebine bağlı olarak değişebilir. Çoğu zaman kalp normal olduğu için tedavi gerekmez. Bu konuda önce bize düşen görevi yapmalıyız. Aşağıda bize düşen görevler sıralanmıştır. Gerektiği yerde de çarpıntıyı azaltacak ilaçları doktor kontrolünde almalıyız.Şayet kalp çarpıntınız başka bir organ veya dokudan kaynaklanıyorsa nedeni teşhis edilir. Doktorun verdiği ilaçlara devam edilir.


Kalp Çarpıntınız Oluyorsa Ne Yapabilirsiniz?

Çarpıntı sorunu ile karşılaştığınızda panik yapmayın, korkup telaşlanmayın. Gevşemeye, rahat bir yere oturup dinlenmeye çalışın. Derin derin nefes almaya başlayın. Soğuk bir içecek içmeyi deneyin. Şiddetli öksürmek, ellerinizi soğuk suya batırmak, ‘ıkınmak’ gibi manevraları deneyin.Çarpıntılar sık tekrarlıyorsa ve beraberinde de nefes darlığı, baş dönmesi ve göğüs ağrısı oluyorsa bunun altında yatan bir kalp probleminden dolayı hemen doktora başvurmalıyız.UNUTMAYALIM!


Çarpıntınız oluyorsa;

•    Doktorumuzun verdiği ilaçları düzenli bir şekilde kullanmalıyız,•    Sigaradan uzak durmalı, sigarayı bırakamıyorsak doktordan yardım almalıyız,•    Alkolü bırakmalıyız,•    Kilo fazlalığı varsa hemen doktor kontrolünde kilo vermeliyiz,•    Düzenli bir şekilde spor yapmalıyız,•    Hayatımızdan stresi ve endişeleri uzak tutmalıyız.Yukarıda da belirttiğimiz durumları uygularsak emin olun kalp çarpıntılarınız azalacak ve hatta bitecektir. 

Kalp çarpıntısına Şifalı Bitkiler


•    Hazırlanış ve Kullanım Reçetesi:Lebak ağacının yaprakları suda kaynatılır.•    Buharı rahatsızlık süresince koklanır.•    Ballıbaba bitkisi suda kaynatılır.•    Suyu yemek esnasında ısıtılarak bir fincan içilir.•    Tedavi süresince yemekten sonra turunç ağacının(merkep turuncu) ekşi meyve taneleri bol bol yenir.•    Rahatsızlık esnasında bir parça tarçın kabuğu ağza alınarak çiğnenir.

Kısırlık nedir Kısırlık Belirtileri


Kısırlık Nedir?

Herhangi bir doğum kontrol yöntemi ile korunmamalarına karşılık, düzenli olarak ilişkiye girildiği halde bir yıl içinde gebelik oluşmaması durumu kısırlık olarak adlandırılır.

Kısırlık, evli çiftlerin hayal ettikleri çocuğa sahip olamamanın verdiği en büyük üzüntü olup özellikle günümüzde toplumuzun ve medyamızın gündemini işgal eden bir sağlık sorunudur. Genel istatistiklere göre erkek ve kadınlarda görülme sıklığı birbirine yakındır. Makalemizde kısırlık belirtileri ve nedenleri üzerinde duracağız.

Kısırlık Nedenleri

Kısırlığı erkeklere bağlı sebepler ve kadınlara bağlı sebepler olmak üzere iki grupta sınıflandırabiliriz. Şimdi bunları kısaca izah edelim.

Erkekte Kısırlık Nedenleri:

 Erkeklerde kısırlık genel olarak;

Spermin sayı ve kalitesi gibi üretim bozuklukları,

Sperm kanallarındaki (vas deferens) tıkanıklıklar

 ile ilgili sorunlardan meydana gelebilir.

 Erkeğin spermlerinin döllenme işlemini yapabilmesi için en az 20 milyon civarında olmalıdır. Spermler bu sayıda üretilseler bile spermin hareketsiz olması veya şeklinin değişik olması da yumurtayı ulaşmayı engelleyeceğinden kısırlığa neden olmaktadır.

Tıkanıklıklar ise doğuştan olabileceği gibi sonradan da olabilir. Ameliyatla düzeltilir. 

Erkeklerde kısırlığa neden olan faktörler nelerdir?

İltihabi hastalıklar

Hormon bozuklukları

Testesteron hormonunun üretimini kontrol eden hormonlarda bozukluk olması durumu.

Çevresel problemler

Kanser tedavisi için kullanılan ışın ve ilaçlar sperm üretimini bozabilir.

Kadında Kısırlık Nedenleri:

Erkeklere göre daha fazla sebebi bulunmaktadır. Kısaca açıklayacak olursak;

Yumurtlama Bozuklukları

Kadında en sık görülen kısırlık nedenidir. Yumurtlama hiç olmaması veya düzensiz ve seyrek olması anlaşılmaktadır

Tüplere Ait Problemler

Tüplerin tıkalı olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engeller. Bunun sonucunda birleşme olmaz ve gebelik meydana gelmez. Bunun yanı sıra cinsel yollardan bulaşmış enfeksiyonlar ve tüplerdeki fonksiyon bozuklukları da kısırlığa neden olmaktadır.

Endometriozis

Rahim içini döşeyen dokunun (Endometrium) rahim dışında gelişmesi olarak ifade edilir.

Endometriozis yumurtalıklarda yerleştiği zaman kist oluşumuna neden olur. Bu kistler tedavi edilmeden başarı sağlanamaz.

Rahim Ağzındaki Problemler

Rahim ağzındaki enfeksiyonlar veya bu bölgeden salgilanan, spermin içinde yüzdüğü mukus salgısındaki miktar ve nitelik değişimleri karşılaşılan problemlerdir. Bunun yanında rahim ağzındaki doğumsal bozukluklar, rahim ağzının yapışık olması, rahim ağzını kapatan tümörler ve rahim ağzının yetersiz olması (Servikal yetmezlik) gibi durumlar da sayılabilir.

Vajinaya Ait Nedenler

           Vajinaya ait yapısal bozukluklar, âdet görememe veya cinsel temas olmaması gibi şikâyetle­re yol açar. Vajina iltihaplanmalarına bağlı olarak meydana gelen cinsel birleşmedeki ağrı da gebeliğe mani olabilir.

Rahime ait kısırlık nedenleri

            Rahimin doğumsal gelişim bozuklukları, rahimin arkaya dönük oluşu, rahime ait tümörler (myomlar) ve rahimin birbirine yapışık olması da kısırlık sebeplerindendir.

Stres Faktörü

Stresin insan hayatına olan olumsuz etkisi herkes tarafından bilinmektedir. Nedeni tespit edilemeyen kısırlık vakalarında stres tedavisi işe yaramaktadır.

Yaban Mersini Faydaları



Yaban Mersini Faydaları

Genel Olarak

Ilıman ve tropik karakterli iklimlere adapte olmuş çalı formunda bir bitkidir. İngilizceblueberry (billbery) olarak bilinir. Bu bitki ülkemizdeki literatürde Yaban mersini olarak bilinir. Ancak yetiştiği farklı coğrafyalarda farklı adlarla da bilinmektedir. Örneğin; Rize’deLikapa, Trabzon’da Ligarba, Lifos veya Trabzon Üzümü, Rize Pazar ilçesinde Kaskanaka, Rize Ardeşen İlçesinde Çera (Çela), Artvin’de Morsivit veya Mahabak, Giresun’da Çalı Çileği, diğer bölgelerde ise Ayı Üzümü, Çay Üzümü veya Çoban Üzümü.


Yaban mersini; 30cm-1 metre arasında boyu olan ve genelde mayıs aylarında çiçek açan bir bitkidir. Güz aylarına doğru olgunlaşır olgunlaştığında meyveleri mavi renklidir.Meyvesinin dışında “yapısında bulunan maddelerden dolayı” puslu bir görüntü mevcuttur. Bu görüntü içeriğindeki yüksek tanenleşmeden dolayıdır.

Tarihi Olarak

Aslında yaban mersini yüz yıllardır bilinen bir meyvedir 1862 lere kadar uzanan bir literatür geçmişi vardır. Ancak yaban mersininin ünü, 2. dünya savaşı sırasında uçak pilotlarının görme yeteneklerini artırdığının anlaşılmasıyla yayılmıştır. Yaban mersini hakkında 1960 lardan sonra çeşitli laboratuar ve klinik deney araştırmaları yapılmıştır.Yaban mersini bütün bunların sonucunda günümüz modern tıbbının tedavi destekleyici meyveler literatüründe iyi bir yer edinmiştir. Yaban mersini hakkında Osmanlı döneminde de bazı kaynaklara rastlanmaktadır bu kaynaklarda yaban mersininin ticari bir bitki olduğundan bahsedilmektedir.

Etken Maddeleri Nelerdir?

Yaban mersininde diğer bütün şifalı bitkilerden daha fazla oranda anti oksidan madde vardır. Yalnızca bu özelliği dahi yaban mersinin önemli şifalı bitkiler kategorisine sokmaktadır. Genel olarak yaban mersininde;
Antosiyanidinler
Tanenler
Alkoloidler(myrtine, epimyrtine)
Fenolik asitler
Glikozitler

Hangi Rahatsızlıklara iyi gelmektedir

Yaban mersini Damarlar üzerinde oldukça etkilidir. Bu durumda yaban mersini, damarla ilgili olan
Varis
Basur(hemoroid)
Romatizmal ağrılar
Kan damarlarının tıkanması
Damar sertliği
Akciğer amfizemi
Zayıf kılcal damarların güçlendirilmesi.
Artrit(eklem iltihaplanması) rahatsızlıklarının tedavisin de yardımcı faktördür.
Diğer yandan yaban mersini gözde olumlu etkileri olan bir besindir. Bu durumda
Göz yorgunluğu,
Miyopluk,
Katarakt,
Karasu (Glokom: Göz tansiyonu),
Şeker hastalığından kaynaklanan görme bozuklukları (Diyabetik retinopati),
Gece körlüğü, gibi rahatsızlıklarda oldukça etkili bir meyvedir.
Tavuk karası (retinitis pigmentosa) hastalığının ilerlemesini yavaşlatıcı
Gözle ilgili olarak başkaca
Gece görüşünü artırıcı,
Göz kamaşmasını giderici,
Retinayı güçlendirici, olarak ta kullanılabilir.
Mide rahatsızlıklarıyla ilgili olarak yaban mersini
Bulantıyı baskılayıcı
Mide kramplarını önleyici ,
Ülser önleyici olarak kullanılır

Kullanım şekli

Likapa taze meyve olarak kullanılabildiği gibi kurutulmuş olarak ta kullanılabilir. Diğer yandan marmeladı da oldukça yaygın olarak tüketilmektedir. Aktarlardan elde edilen genelde kurutulmuş meyveler çay şeklinde demlenip içilebilmektedir. Ayrıca meyve sularına katılan bir kokteyl tamamlayıcı olarak kullanıldığı da sık karşılaşılan bir durumdur.

Nasıl Temin Edilebilir?

Yaban mersini meyve olarak büyük marketlerde bulunabilir. Kuru olarak ise genellikle aktarlarda satılır. Öğütülmüş toz olarak yine aktarlarda satıldığı gibi. Tabletler şeklinde extratları da bulunmaktadır. Bu şekildeki ürünleri eczanelerden, aktarlardan veya internet üzerinden online satış mağazalarından alabilirsiniz.

5 Aralık 2012 Çarşamba

Hamilelik döneminde Saç Dökülmesi


Hamilelik döneminde ki anne adayının ruh halinde ve bedeninde bir çok değişim söz konusudur. Kaldı ki birde hamilelik psikolojisi. Bu duygusallık psikolojisi ile stres ve stresin oluşturduğu bazı sıkıntı yaratan etkenlere örnek verirsek saç dökülmesidir.

Hormonlar saç dökülmesinin öncelikli sebebi

Hamilelik sırasında hormonların değişmesi stres gibi nedenlerle değişiklik gösteren unsurlardan biri de saçlarınız. Normal bir saç 100-150 bin saç telinden oluşurken bunların 80-100 adedi dökülme evresindedir. Genelde hamilelik nedeniyle hormonların değişimi daha fazla saç dökülmesine sebep olur. Bazen başlangıçta çoğalmış gibi görünen saç yoğunluğu süreç içinde hormonların dengelenmeye başlamasıyla normal değerlerin altına iner ve dökülmeye başlar.

Hamilelik sürerken mat ve cansız görünmeye başlayan incelen saç telleri hamileliğin sonlanmasıyla birlikte hızla dökülme aşamasına gelir. Hamilelik sonrasında yaşanacak uykusuzluk ve stres de bu durumu daha da fazla tetikler. Araştırmalara göre yeni annelerin yaklaşık %50’si saç dökülmesi sorunu yaşıyor.

Göbek Nasıl Eritilir ? Göbek Eritme Hareketleri


Bölgesel yağlanmalardan biride göbek kısımının yağlanmasıdır, bu sebeple sizler için göbek eritme hareketleri listesi çıkardık. Aşağıdaki hareketleri düzenli şekilde yaparsanız göbek eritme konusunda ne kadar faydalı olduklarını göreceksiniz.

Göbek yağlarından bir an önce kurtulmak istiyorsanız egzersiz konusunda bilinçlenmelisiniz. Vücudumuzda dört ana karın kası grubu vardır. Bunlar üst karın ve alt karın kaslarımız ve çapraz karın kaslarıdır. Kısa mekikler yapmak üst karnı aktif olarak çalıştırır yani yattığımız yerden doğrulmaya çalışmak.

Her iki bacağımızı yerden 15-20 santim kaldırıp indirmeye çalışmak havada bisiklet pedalı çevirir gibi hareketler yapmak ise alt karnı çalıştırır. Yattığımız yerden çapraz doğrulmaya çalışmak da çapraz karın kaslarını çalıştırır.

Hem zayıflayıp hem formda kalmak için yalnızca diyet yetmez. Karın bölgesinde biriken inatçı yağlar ise özel egzersiz gerektirir. Kaslı ve düz bir karın için ideal 10 hareket.

Göbek eritme hareketleri 1. Hedef ön karın kasları
Sırtüstü uzanın. Bel çukurunuzun altında üzüm olduğunu hayal edip bu çukuru korumaya çalışın. Bacaklarınızı table tab denilen fotoğraftaki konuma getirin. Ellerinizle başınızı destekleyin ve önce göğüs kafesinizi havayla doldurup bu havayı nefesinizle boşaltırken, yalnızca karnınıza odaklanarak bacaklarınıza doğru kalkın. Bunu 15 kez tekrarlayın.

Göbek eritme hareketleri 2. Spastik bacak
Yine bel çukurunu koruyarak sırtüstü yatın. Ayak tabanlarınızı birleştirip fotoğraftaki spastik pozisyonu alın. Derin nefes alın, nefesinizi verirken ellerinizle ayaklarınıza doğru uzanmaya çalışın. Bu hareketi 15 kez tekrarlayın. . .

Göbek eritme hareketleri 3. Uzan yakala
Pozisyonunuzu bozmadan bacaklarınızı vücudunuza dik konumda havaya kaldırın. Bel çukuruna dikkat! Ellerinizle, yalnızca karın kaslarınızdan güç alarak ayak bileklerinizi tutmaya çalışın. Karın kaslarınızın gerildiğini hissedin. Bu hareketi 15 kez tekrarlayın.

Göbek eritme hareketleri 4. Karın stebi
Yine bel çukurunu muhafaza ederek sırtüstü uzanın. Ellerinizle poponuza güç verin. İki bacağınızı birlikte yere paralel olacak biçimde kaldırın. Önce derin bir nefes alın ve bu sırada bir bacağınızı göğsünüze yaklaştırın, nefes verirken bu bacağınızla havayı tekmeleyip diğer bacağınızı göğsünüze çekin. Yürüyormuş gibi hareketi 15 kez tekrarlayın.

Göbek yakma hareketleri 5. Çift bacak hareketi
Pozisyonunuzu bozmadan bacaklarınızı vücudunuza dik olacak biçimde kaldırın. Derin nefes alın, verirken bacaklarınızı gergin biçimde yavaş yavaş yere doğru indirin. Ancak yere değdirmeden nefes alın ve verirken yine kaldırın. Bu hareketi yaparken tüm gücünüzle karın kaslarına odaklanın. Bu hareketi de 15 kez tekrarlayın.

Göbek eritme hareketleri 6. Yerde dans
Yan karın kaslarını çalıştıran bu harekette, fotoğraftaki pozisyonu alın. Üstteki bacağın ters tarafındaki dirseğinizi yukarıdaki bacağın diz kapağına değdirmeye çalışın. Bu hareketi iki tarafınızla 15 kez tekrarlayın. Belinizi incitmemeniz için mutlaka bel çukurunuzu bozmamaya ve karın kaslarına odaklanmaya çalışın. .

Göbek eritme hareketleri 7. Karın balesi
Yan olarak yatıp yere bakan kolunuzla fotoğraftaki gibi destek alıp vücudunuzun üst tarafını kaldırın. Dışta kalan bacağınızı gergin bir biçimde yukarıya kaldırırken aynı taraftaki elinizle bileğinizi tutmaya çalışın. Karın yan kaslarınızın gerildiğini hissedin. Bu harekette karnınızın içe çekili ve gergin olmasına özen gösterin. Aynı hareketi bu kez diğer tarafınıza uzanarak yapın. Her bir tarafınızla 15 kez tekrarlayın.

Göbek eritme hareketleri 8. Sarkaç
Ellerinizle arkadan destek alıp vücudunuzun üst kısmını fotoğraftaki pozisyona getirin. Bacaklarınızı dizlerinizden bükülü olarak kaldırın. Birbirine bitişik halde, önce sağa sonra sola doğru sarkaç hareketi yapın. Bu sırada yan karın kaslarınızın gerildiğini hissedin. Hareketi 15 kez tekrarlayın. .

Göbek eritme hareketleri 9. Yukarı şınav
Uzanın. Bacaklarınızı fotoğraftaki pozisyona getirin. Karnınızdan güç alarak bedeninizi yükseltin. Kollarınızı gergin biçimde uzatıp ellerinizle bacak bileklerinizi tutmaya çalışın. Bu hareketi de 15 kez tekrarlayın. .

Göbek eritme hareketleri 10. Gerinme
Yan yatın. Üstteki bacağınızı belinizin üstü hareket etmeden ileriye doğru gerin. Vücudunuzun üst kısmını ise ters tarafa döndürmeye çalışın. Bu sırada ellerinizle başınızı destekleyip kollarınızı fotoğraftaki pozisyona getirin. Aynı hareketi farklı iki tarafınıza yatarak 10 kez tekrarlayın.

Pek çok kişi yazın hala istediği formda olamamaktan şikayetçi. Bazı kişiler biraz zayıfladıysa bile istediği yerlerden (göbek, bel, basen incelememekten yakınıyor. Normal diyet programlarında kişiler zayıflasa bile çoğu kişide daha çok yüz bölgesi inceliyor. Ama aşırı yağlı bölgelerde pek incelme olmuyor.

Sizlere 3 haftada özellikle göbek ve bel bölgesinden incelmeyide sağlayacak özel bir program vereceğim. Ancak öncelikle şu noktayı vurgulayayım. Sadece diyetle bölgesel zayıflama tam olmaz. Beraberinde özel egzersiz ve bazı özel bitkisel mönüler gerekir.

Bu programı üç hafta uygulayın, 21′inci günün sonunda müthiş incelmeyi hayretle göreceksiniz.

Burun Estetiği Burun Estetiği Ameliyatı






Burun estetiği günümüzde tercih edilen en önemli estetik ameliyatlarından biridir. Bunun sebebi  ise burnumuzun yüzümüzdeki pozisyonu, Burnumuz yüzümüzde tamamlayıcı bir parçacası olması sebebiyle bu yönde bir görüntü sorunu yüzümüze bakanların odaklandıkları noktayı değiştirebilmektedir.

Burun estetiği ameliyatı kişinin kendisine güvenini artırır ve sosya yaşamına katkı sağlar. Daha güzel bir görüntü toplum içinde de dikkat çeker ve insanın sosyal yaşamını bu şekilde etkiler.


Kimler burun estetiği ameliyatı yaptırabilir?

Yüz görüntüsünden memnun olmayan ve düzgün burun şekline sahip olmak isteyen 18 yaşını geçmiş her bireye burun estetik ameliyatı yapılabilmektedir. Aynu zamanda hastalık sebebiyle burunda oluşan problemleri gidermek isteyen, burnunda tıkanıklık olanlar, solumumda zorlananlar veya kaza sonucu burnunda şekil bozuklu olanlar ameliyat olabilirler. Zaman zaman burun eti büyümüş veya normalin üstünde şişmiş olanlarda bu ameliyatı görebilirler. Hastalık sebebiyle burun ameliyatı olmak isteyenlerin her yaşta bu operasyonu geçirmeleri mümkündür ancak doktorların tavsiyesi 17-19 yaş arasıdır. Zira kemik gelişimimiz en iyi bu yaşlarda tamamlanmakta ve yapılan operasyon kalıcı bir etki sağlamaktadır. Burun estetiği ile birlikte görüntüde mükelleştirme isteyen hastalar çene ucu estetik ameliyatıda yaptırabilirler, yüz simetrisini tamamlamak için çene ucu ameliyatıda gerekebilir. Sitemizde burun estetiği hakkında videolar ve başka konularda bulabileceksiniz

Amfizem Nedir ? Amfizem Tedavisi nasıl yapılır ?




Amfizem bir akciğer rahatsızlığıdır, halk arasında gençlik hastalığı olarakda bilinir. Akciğerde bulunan hava kesecikleri gerilip genişlediğinde, hava keseciklerini birbirinden ayıran ince zarın yırtılması sebebiyle akciğerin esnek yapısının bozulup, solunum yetmezliği başlaması olarak bilinir ve sürekli devam edebilen kronik bir rahatsızlıktır.

Akciğerde bulunan alveolleri birbirine tutan zarın yırtılması sebebiyle, nefes aldıktan sonra genişlemiş olan akciğer sönmez yani havayı dışarıya tahliye etmez ve bunun sonucu olarak akciğere yeni hava girişi olmadığı için boğulma hissi oluşturur.

Anfizem tedavisi : Cerrahi bir operasyon gerektirir, yırtılan zarın dikilmesi sonrasında bir süre gözetim altında tutulan hastaya iyileşme gösterdikten hemen sonra balon tedavisi uygulanır.

Kalp Krizi Belirtileri | Belirtiler nelerdir? Kalp krizi geçirildiğini nasıl anlarız ve ne yapmalıyız




Belirtiler nelerdir? Kalp krizi geçirildiğini nasıl anlarız ve ne yapmalıyız..

Kalp krizi belirtileri çok çeşitlidir ancak en çok rastlanılanı ise göğüs ağrısıdır. Kalbi besleyen damarlarda meydana gelen darlıkla birlikte tıkanıklığın meydana getirdiği göğüs ağrısına ise angina pektoris adı verilir.

Bir bölgeye yeterli kan gitmediğinde, o bölgenin sinir ucları yeterli oksijen alamaması ağrıya sebep olur.

Kroner damar hastalığında, daralan ve tıkanan damarın oksijen ilettiği yere yeterince kan gitmemesi sebebiyle sinir uçlarının uyarılmasına bağlı ağrılar oluşur. Aynı zamanda, şeker hastalarınında ilereyen durumlarda sinir uçlarında bozulma gerçekleşebilir. Bu nedenle hastalar ağrı hissetmeyebilir. Şeker hastası yani diyabet olan hastalar bu konuya dikkat etmesi gerekir.

Kalp hücrelerinin yaşaması için, gerekli olan kan sağlanmazsa, bu kansızlığa hiç bitmeyen şiddetli göğüs ağrılarıda eşlik eder. Bu olayın sonunda kalp hücreleri ölür ve tıp dilinde bu olaya ENFARKTÜS adı verilir. Enfarktüs alanında canlı hücre kalmadığında ağrı ortadan yok olur çünkü his kalmaz. Kısacası yeterli kan gitmeyen bölgede canlı hücre varsa eğer ağrı söz konusudur.

Bu yazı kalpkrizi.gen.tr adresinden alıntıdır.

Bağırsak Enfeksiyonu Nedir ? Belirtileri Nelerdir ?


Sık rastlanan rahatsızlıklardan bağırak enfeksiyonu neden olur, hangi tarihlerde sıklaşır ve nasıl tedavi edilir? Bu konuyu sık şikayet edilen bu rahatsızlık sebebiyle hazırladık, sayfamızda Bağırsak Enfeksiyonu hakkında bilgiler içermektedir.

Bağırsak enfeksiyonu hangi mevsidem ortaya çıkar

Sıcak dönemlerde özellikle yaz mevsiminde bağırsak enfeksiyonlarında ortaya çıkmaya başlar ve yazın en sıcak döneminde tavan yapar. Hemen her zaman ishal, çoğu zaman kusma, zaman zaman da ateş ile kendini gösteren bağırsak enfeksiyonlarına tıpda  akut gastroenterit adı ile bilinmektedir.
Nedenleri nelerdir
Yaz mevsiminde, başta karasinek olmak üzere haşere/böceklerin artması, sıcağın mikrop üremesini hızlandırması, kanalizasyon ve içme suyu gibi altyapıların yetersizliği, yüzme amacıyla girilen deniz ve göl gibi ortamların temiz olmaması, tatil amacıyla büyük bir nüfusun altyapısı olmayan köy, kasaba gibi yerlere gitmesi bu hastalıkların daha sık görülmesine neden oluyor.

Hastalığa, bakteriler, virüsler, parazitler, mikropların toksinleri, zehirli gıdalar ve sindirim sistemi alerjileri neden olabilir.

Belirtileri nelerdir
Hastalığa neden olan etkenin gücüne ve alınan miktara göre değişen belirtiler olabilir. Bazen şiddetli karın ağrısı, kusma ve ishal ile başlarken bazen hafif karın ağrısı ve ishal olabilir.

Mide iç zarının etkilendiği durumlarla mikroplara ait toksinlerin yoğun olduğu hallerde bulantı ve kusma görülebilir.

Bağırsaktaki tahrişin şiddetli olduğu durumlarda, dışkı ile birlikte sümük ve kan da olabilir. Mikroplar bağırsaklardan vücuda girmişlerse, ateş yükselmesi de görülebilir.

Kusma ve ishal ile çok miktarda sıvı kaybedilmiş ve bu sıvı ile tuzların eksiklikleri giderilmemişse, böbrek yetersizliği ve şok gibi hayati önemi olan tablolar ortaya çıkabilir.

Tedavi yöntemleri
Hastaların belirtilerini ortadan kaldırmak gerekli olmakla birlikte, sıvı ve elektrolit adı verilen tuz benzeri maddeleri tamamlamak daha da önemlidir. Bu amaçla, hemen tüm eczanelerde paketler halinde satılan tuz ve şeker karışımları ile hazırlanan eriyikler, maden sodası, tuzlu ayran, çay gibi sıvıları vermek yararlı olacaktır. Kusmanın çok olduğu durumlarda ağızdan birşey vermek mümkün olamayacağı için, damardan serum şeklinde sıvı ve mineral verilmesi gerekir. Bu arada kusmayı durdurucu tedavi de uygulanır. Özellikle toksinlere bağlı olan ishallerde, bir süre için ishalin devam etmesine izin vermek, bağırsaktaki toksinlerden bir an önce kurtulmak açısından yararlı olmaktadı. Hastalık etkenlerinin vücuda girerek ya da bağısak çeperine yerleşerek ürediklerinin düşünülmesi halinde antibiyotikler kullanılabilir. Alınan önlemlere rağmen ciddiyetini koruyan bağırsak infeksiyonu hallerinde, en kısa zamanda tıbbi yardım sağlanmalıdır.

Bağırsak Enfeksiyonu Bol egzersiz ve az kırmızı et, kalın bağırsakta kanser riskini azaltıyor

Kalın bağırsak kanseri riskini azaltmanın, insanın kendi elinde olduğu ve bazı tedbirlerle bu riskin azaltıldığı belirtildi. ABD’de Harward Üniversitesi Kanser Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Graham Colditz, bol egzersiz, sıkı doktor kontrolü ve kırmızı eti azaltmanın kanserin yenilmesinde önemli rol oynadığını belirtti.
Colditz, özellikle 50 yaşından sonra mutlaka düzenli olarak doktor kontrolünden geçilmesi ve folik asit ihtiva eden vitaminlerin alınması gerektiğini vurguladı.
Fiziksel aktivitenin azalmasının kalın bağırsak kanseri riskini artırdığını kaydeden Colditz, aktivitenin artırılmasının, kanser riskini yüzde 50 oranında azalttığını ifade etti.
Harward Üniversitesi Kanser Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Colditz, günde 30 dakika yürüyüş ve egzersiz yapmanın, sadece kalın bağırsak kanseri riskini değil, aynı zamanda kalp ve şeker hastalıkları riskini de azalttığını hatırlattı.

4 Aralık 2012 Salı

Strese karşı gülümseyin


Zorlama da olsa hafif birgülümseme strese iyi geliyor.

Güncelleme:30 Kasım 2012 11:56
Zorlama da olsa hafif bir gülümseme strese iyi geliyor. Stres altındayken, birkaç bilinçli gülümsemenin kalp atış hızını yavaşlattığı ve insanları sakinleştirdiği belirtildi.
Kansas Üniversitesi'nden iki psikoloğun çalışmasını esas alan Alman Kardiyologlar Federal Birliği'nin raporuna göre, zorlayarak da olsa gülümsek insanı rahatlatıyor.
Araştırma için deneklerden stresle bağlantılı çeşitli görevleri yerine getirmeleri istendi. Bu sırada ya sürekli gülümsediler, ya gülümsemediler ya da kendilerini mekanik olarak gülümsemeye zorladılar. Kısa bir moladan sonra kalp ritimleri ölçüldü. Sonuçta hiç gülümsemeyen kontrol grubuyla kıyaslandığında gülümseyen kişilerin –ister gerçek isterse zorlama olsun- kalp ritimlerinin daha düşük olduğu tespit edildi.

Hangi öksürük ihmale gelmez


Öksürük, aslında boğaz ve solunum yollarını temizlemeye yarayan faydalı bir refleks.

Ancak genellikle sonbahar ve kış aylarında sıkça görülen öksürük kimi zaman insanı canından bezdiren bir semptom halini alabildiği gibi, birçok hastalığın da önemli bir belirtisi olabiliyor. Özellikle 8 haftayı geçen öksürüğün asla ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulunan Acıbadem Bakırköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Alzafer,  “Bu süre boyunca dinmeyen öksürük tüberküloz gibi bulaşıcı veya astım ile KOAH gibi bazı kronik hastalıklar veya başka ciddi sorunlara işaret edebiliyor” diyor.