6 Aralık 2012 Perşembe

Panik Atak Tedavisi ve Belirtileri



Panik atak

Panik atak birden bire meydana gelen aşırı korku ve de endişe nöbeti olarak tanımlanabilir. Bu nöbetler yoğun olarak başlar 10 ila 30 dakika arasında sürebilir ve de ardından azar, azar yoğunluğu azalır. Nöbet sırasında insan kötü bir şey olacakmış ya da ölecekmiş gibi hisseder. Kendini kurtaracak birini ya da sağlık kurumunu aramaya başlar. Genel olarak ta sağlık kuruluşuna giderek kendisini psikolojik olarak rahatlatır.


Panik atağın belirtileri

1.   Çarpıntı, kalp atışlarını duyma ve ya kalbin hızlı atması

2.   Terlemek

3.   Titremek ve ya sarsılmak

4.   Suluk almada zorlanma ve ya boğuluyormuş gibi olmak

5.   Nefessiz kalmak, boğuluyor gibi hissetmek

6.   Göğüste ağrı ve ya sıkıntı hissetme



7.   Mide bulantısı ve ya karında ağrı

8.   Başın dönmesi, sersemlik hissetme, düşecek ve ya bayılacak gibi olmak

9.   Gerçek dışı duygular ( derelizasyon) ve ya benliğinden ayrılma (deparsonalizasyon)

10.   Kontrol kaybı ve ya çıldırma korkusu

11.   Ölümden korkma

12.    Uyuşmalar ve ya karıncalanma

13.   Üşümek, ürpermek ve ya ateş basması

Panik atağın tedavisi

Panik atak tüm dünya da yaşanan bir rahatsızlıktır. Tedavisi için en etkili olan yol ilaç ve psikoterapidir. Kısa süreli ani tedavileri mümkün değildir. Bu sebepten tedavi uzun süreli de olsa sonuna kadar devam edilmesi gereklidir.

Çocuklarda Bağırsak Paraziti


Bağırsak parazitleri, bağırsaklarımızda yaşayıp beslenen, istenmeyen misafirlerdir. Her yaşta çocuk veya erişkin parazitlerle karşılaşabilir. Korunmada hijyen kurallarına uymak önemli olsa da bazılarının yumurtaları hava yoluyla da yayıldığından, özellikle okullarda, yuvalarda toplu olarak bir arada bulunan çocuklar kolayca parazitle karşılaşabilirler. Dünya üzerinde, temiz su kaynaklarının bulunmadığı, hijyen koşullarının kötü olduğu bölgelerde parazit sıklığı daha da artmaktadır.
En sık görülen bağırsak parazitleri oksiür ( kılkurdu), askaris (yuvarlak solucan), giardia, amip gibi türlerdir.


Bağırsak Parazitlerinin Belirtileri Nelerdir?
Bağırsak parazitleri çok faklı belirtilere yol açabilir:

Karın ağrısı
İştahsızlık
İshal
Artmış bağırsak gazı
Makatta kaşıntı
Uykuda huzursuzluk, diş gıcırdatma
Uykuda ağızdan salya akması
Burunda kaşıntı
Vücutta kaşıntı
Bu belirtilerden biri veya birkaçı saptandığında, parazit olasılığı akla gelmeli ve gerekli testler yapılmalıdır.

Bağırsak Parazitleri Nasıl Anlaşılır?
Kesin tanı için, gaita incelenmesi gerekir. İlk testte parazit veya yumurta saptanmazsa, test 3 defa tekrarlanabilir. Özellikle kılkurdunda, gece huzursuzluğu sırasında çocuğun altı açılıp bakıldığında makatta açık renkli, yaklaşık 1 cm uzunluğunda kılkurdu görülebilir. Kılkurdu, gece saatlerinde yumurta bırakmak için makata gelir. Sabah tuvalete gidip temizlik yapılmadan, makattan şeffaf bant yapıştırılıp alınan örnekte de yumurtalar saptanabilir.

Parazitin cinsinin anlaşılması hem uygun tedavinin saptanması , hem de kılkurdunda olduğu gibi eğer gerekiyorsa tüm aile bireylerine tedavi verilebilmesi için önemlidir.

Parazit Nasıl Tedavi Edilir?
Parazitin cinsine göre, doktorunuz uygun ilaçlarla tedavi verecek, gerekiyorsa aile tedavisi önerecektir.

Parazitten Nasıl Korunabiliriz?
Çocuklarımıza el yıkama alışkanlığını kazandırmamız çok önemlidir. Bu alışkanlık, pek çok başka hastalıktan olduğu gibi bağırsak parazitlerinden korunmada da işimize yarayacaktır. Tuvaletten sonra, birşey yemeden önce, parkta oynayıp eve geldiğinde mutlaka el yıkanması sağlanmalıdır.

Çocukların ve onların bakımına yardımcı olan herkesin el tırnakları kısa kesilmiş olmalıdır.

İçtiğimiz suların temizliğinden emin olmalıyız.

Çiğ yenen sebze ve meyveleri iyice yıkamalıyız.

Eti iyi pişmiş olarak tüketmeliyiz.

Ev dışında, temizliğinden emin olmadığımız suları veya nasıl yıkandığını bilmediğimiz çiğ sebze, meyveyi tüketmemeliyiz.

Çocukların yatak eşyaları, oyuncakları yüksek sıcaklıkta yıkanmalıdır. Buna özellikle toplu bulunulan yuva, okul gibi ortamlarda özen göstermeliyiz.

Kılkurdu gibi parazit yumurtaları günışığına dayanıksız olduğundan çocuk odalarının gündüz aydınlık olması sağlanmalıdır.

Bebeklerde / Çocuklarda Ağız Diş Sağlığı


Bebeklerde ağız ve diş bakımı, henüz dişler çıkmadan başlamalıdır. Uygun bakımla, bebeğimizin inci gibi sağlam dişlere sahip olması ve hayat boyu sürdüreceği iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlayabiliriz. Bu konuda anne babalara düşen görevleri şöyle sıralayabiliriz:

+ Bebeğin dişleri çıkmadan önce, beslenme sonrası temiz bir gazlı bezle dişetlerini temizleyin.

+ Diş çıkarma sırasında, dişetlerine yapılacak masaj bebeği rahatlatacaktır. Elle masaj yapabileceğiniz gibi, ona diş kaşıması için buzdolabında soğutulmuş bir diş kaşıyıcı da verebilirsiniz.
1 yaştan sonra, yaşına uygun ve yumuşak bir fırçayla dişleri fırçalamaya başlayın. Dişlerin ön ve arka yüzlerini temizleyin.

+ Kendi diş bakımınıza da önem vererek bebeğe model oluşturun.

+ Bebek tükürecek yaşa geldikten sonra, florür içeren diş macununu az miktarda kullanmaya başlayaın. Ancak, oyun haline getirip diş macununu yemesine izin vermeyin.

+ Ağzınızdaki mikropları bebeğe geçirmemek için, mamanın sıcaklığını kontrol ettiğiniz kaşığı bebeğin ağzına sokmayın veya emziği yere düşerse ağzınıza sokup bebeğe vermeyin

+ Emzik kullanıyorsanız, asla bal, pekmez veya şekere batırıp bebeğe vermeyin.

+ Diğer pekçok yönden olduğu gibi, ağız ve diş sağlığı açısından da anne sütünün mamayla beslemeye üstün olduğunu unutmayın, mümkünse ilk 6 ay sadece emzirin. 6 aydan sonra doktorunuzun önereceği ek besinlere başlarken, anne sütüne de devam edin.

+ Bebeği yatakta içi mama, meyve suyu veya anne sütü dolu biberonla bırakmayın. Uyku boyunca ağızda kalan biberon, bebeğinizde biberon çürüğü adı verilen diş çürüklerine yol açar.

+ Bebek, katı gıdalara geçtikçe ve bardağa alıştıkça yavaş yavaş biberon kullanımını azaltın.

+ Bebeğe şeker, şekerli abur cubur ve şekerli asitli içecekler vermeyin.

+ 1-2 yaş civarında, bebeğinizi ilk kontrol için diş hekimine götürün.

Bebeğin Tırnakları Nasıl Kesilmeli


Yeni anne babalara başlangıçta zor gelse de, küçük bebeklerin tırnaklarının kesilmesi biran önce başlanması gereken bir bakımdır. Tırnakları kesmezsek, bebek ince cildini çizip acıtabilir. Artık eskisi gibi, elleri eldiven içine hapsetmeyi de tercih etmiyoruz. Bebeğin ellerinin serbest olması, dokunma hissini yaşaması önemli. Tırnak kesmeyi, iki kişi yardımlaşarak daha kolay başarabilir. Biri bebeği sabit bir pozisyonda, örneğin kucakta tutarken diğeri de tırnakları kesebilir. Hatta bebek sakince annesini emerken veya derin uykudayken bile, tırnak kesimi halledilebilir. Bunun için, klasik tırnak makası görünümünde olan veya kağıt makasına benzer ucu yuvarlatılmış bebek makasları kullanılabilir. Hangisini daha rahat kullanabilirseniz, onu tercih edin. Bazen, tırnağı keserken yanlışlıkla alttaki eti de kesip kanamaya sebep olabilirsiniz. O durumda, temiz bir gazlı bezle hafifçe bastırmak, kanamayı durdurmak için yeterli olacaktır. Sarmak, bandaj yapmak doğru olmaz, çünkü bebek mutlaka elini ağzına götürecek ve sargı yerinde durmayacaktır. Birkaç defadan sonra, bebeğinizin tırnaklarını kesmenin o kadar da zor olmadığını görecek ve endişelerinizden kurtulacaksınız. O minik tırnakların ne kadar çabuk uzadığını görmek de sizi şaşırtabilir. Bebeklerin el tırnakları, birkaç günde bir yeniden uzar ve sık sık kesmek gerekir. Ayak tırnakları ise, o kadar çabuk uzamazlar.

Çocuklarda 2 yaş krizi ve çözümü


2 yaş dönemi, çocukluk çağının ergenlik dönemidir. Bu yaşta çocuğunuz hırçın, uyumsuz, inatçı olabilir. İstediğini elde etmek için tutturabilir. Öfke nöbetleri geçirebilir. Hem bağımsız olmak ister, hem de çoğu açıdan halen size bağımlıdır.Öncelikle anne babalar, bunun gelişimin normal bir aşaması olduğunu kabullenmeliler. Doğru davranışlarla bu dönem daha az sıkıntıyla atlatılabilir.


Anne babalar 2 yaş krizleriyle nasıl başa çıkabilirler?

Sevginizi gösterin. Çocuğunuzu sıkça öperek, sarılarak, sevginizi gösterin. Doğru davranışlarını takdir edin. Böylece, onu iyi davranışa yönlendirmiş olacaksınız.
Çocuğun özelliklerini kabul edin. Elbette bazı özelliklerini sizden alsa da, her çocuk anne babasından farklı, yeni bir bireydir. Kötü davranışlarını etiketlemeyin.
Çok fazla kural koymayın. Öncelik çocuğun güvenliği olmalı. Bu nedenle, önce çocuğun rahat hareket edebileceği, kazadan uzak kalabileceği bir ev ortamı hazırlayın. Ona sürekli hayır dememek için, dokunması, karıştırması riskli eşyaları ortada bırakmayın.
Öfke nöbetleri nasıl önlenir? Çocuğun kapasitesini bilin, belki de ne istediğinizi anlamamıştır. Ona yaşına uygun olmayan sorumluluklar yüklemeyin. Kötü davranışı durdurmak için, sadece yapma demek yetmez, farklı bir çözüm de önermelisiniz, ona yol göstermelisiniz. Sadece gerekli durumlarda hayır deyin. Mümkün olan durumlarda, ona seçim şansı tanıyın. Örneğin hangi elbisesini giyeceğine, hangi masalı dinlemek istediğine karar verebilir. Öfke nöbetleri genellikle çocuk yorgun, uykulu, açken, yabancı ortamlardayken görülür. Bu gibi durumlarda, önceden tedbir alabilirsiniz.
Öfke nöbetinde nasıl davranmalı sınız? Öfke nöbetinde, farklı bir şeye dikkatini çekerek sakinleşmesini sağlayabilirsiniz. Eğer sakinleşmiyor, kendini yerlere atıyorsa, onu durdurun . Odasına veya başka bir yere gönderip sakinleşmesi için süre tanıyın, mola verdirin. Bunu neden yaptığınızı, nasıl bir davranış beklediğinizi ona açıklamayı unutmayın.
Ona iyi örnek olun. Yapılmasını istediğiniz davranışları siz de yapın.

Çocuklarda Bitlenme


Yuvaya veya okula giden bir çocuğunuz varsa, bit salgınları sizin de korkulu rüyanız olabilir. Özellikle temizliğe düşkün, titiz bir anneyseniz veya bit kelimesini duyunca bile kaşınmaya başlıyorsanız!

Ancak, ne kadar düşüncesinden bile uzak durmaya çalışsak ta, bu durum herkesin başına gelebilir.Bitler;zengin / fakir, temiz/ pis ayrımı yapmazlar. Erişkinlerden çok çocukları, kısa saçtan çok uzun saçı ve erkeklerden çok kızları tercih etseler de, herkes birgün onlarla tanışabilir. Özellikle çocukların kalabalıklar halinde bulunduğu okul, anaokulu gibi mekanlarda kolayca salgınlara yol açabilirler.


Bitler, yaşamak ve çoğalmak için insan kanına gereksinim duyan parazitlerdir.  Olgun bir bit, yaklaşık olarak bir susam tanesi büyüklüğündedir. Kafa derisine tutunup kan emer ve yumurtlayarak çoğalır. Sirke adı verilen yumurtalar saça sıkıca tutunur, kepekten farklı olarak silkelemekle veya fırçalamakla saçtan ayrılmaz. 7-10 gün sonra, bu yumurtalar da canlı parazite dönüşür. Bitlenmedeki o çıldırtıcı kaşıntının nedeni, bitin kafa derisine yapıştıktan sonra kan emerken, onun salyasına karşı vücudun geliştirdiği allerjik reaksiyondur. Saçlı deride bitler yaklaşık 30 gün kadar canlı kalabilirler, insandan ayrıldığında ise 1-2 gün içinde ölecektir.Bitler uçamaz, zıplayamaz. Ancak yakın temasla kafadan kafaya geçerler. Saç fırçaları, tokalar, taraklar, oyuncaklar, bereler bulaşmada aracı olurlar. Bu nedenle, çocuklarımıza bu tip eşyalarını birbirleriyle paylaşmamalarını öğretmemizde büyük yarar vardır.

Çocuğun kafasında bazen bitleri de görebiliriz,ancak  çoğu zaman yumurtaları yakalamak daha kolaydır. Şüpheli durumlarda, özellikle kulak arkaları ve ensede saç diplerini iyi aydınlatılmış bir ortamda araştırmalıyız.

Bit tedavisi tam bir ekip çalışması gerektirir. Okulda salgından etkilenen herkesin aynı anda tedaviye başlaması çok önemlidir. Böyle koordineli bir çabayla, salgının kolayca önüne geçilebilecektir. Evde veya okulda bir kişide, bit tespit edildiğinde herkesin kontrol edilmesi şarttır.Bit tedavisinde, doktorunuzun uygun gördüğü bir tedaviyle saçtaki canlı paraziti yok ederken yumurtaların da saçtan uzaklaştırılması gerekecektir. Bunun için kullanabileceğiniz sık dişli özel taraklar mevcuttur. Yumurtalar da bir süre sonra canlı bitler haline geleceği için, tedavinin her iki basamağı da eşit derecede önemlidir. Bununla birlikte; giysiler, yastık kılıfları, çarşaflar, saça temas eden tüm eşyalar en az 60 derece sıcaklıkta yıkanmalıdır. Yıkanamayan malzemeler için kuru temizleme veya kızgın ütü de uygun seçeneklerdir. Bunun da uygulanamayacağı eşyalar, 2 kat büyük plastik poşet içine koyup ağzı sıkıca bağlanarak 3-4 hafta tutulursa, bitlerden ve yumurtalardan kurtulmak mümkün olacaktır. Saç tarakları, fırçalar da sıcak suda bekletilerek temizlenmelidir.

Bitlerden kurtulabilmek için saçların kısa olmasına gerek yoktur. Tek fark, kısa saçta tüm bu temizlik işlemlerinin daha kolay yapılabilmesidir. Bu nedenle, çocuğunuzun saçını- eğer kendisi istemiyorsa- kestirmenize gerek yoktur. Ev halkında, saçında bit veya sirke bulunmayan kişilerin koruyucu amaçla tedavi almasına gerek yoktur.

Ne yazık ki bitlerden kaçınmak pek kolay değil, ancak tüm bu basamakları tam olarak uyguladığımızda, bu davetsiz misafirlerden kurtulmanın o kadar da zor olmadığını göreceğiz.

Diş Beyazlatma



Beyazlatma, dişlerin yüzeyindeki gözenekli mine yapısında oluşan renkli organik ve inorganik maddelerin diş beyazlatma jelleri ile çözünmesi işlemidir.

Beyazlatma işlemi ,gözenekli mineden dişin içine girmiş ve fırçalama ile çıkarılamayan renklenmeler için uygulanır. Dişlerin oluşumları esnasında meydana gelen yapısal bozukluklar ve bazı antibiyotik gruplarını uzun süre kullananlara da uygulanır. Bleaching işlemi bu tip vakaların büyük bir kısmında çok başarılı olur.

Ayrıca, diş yüzeyine bazı gıdalardan, sigara, çay, kahve gibi boyayıcı ajanlardan yapışan renklenmelerde de diş beyazlatma uygulanır.Diş temizliği yaptırdığınız halde dişlerinizin renginden memnun değilseniz yine diş beyazlatma yapılır..
Farklı renklenmeler farklı tedaviler gerektirir. Bu nedenle ne tip bir uygulama yapılması gerektiğine diş hekiminiz karar verecekti

Öncesi                                                                                                         Sonrası
                                                             





                                                     



Zaman geçtikçe dişleriniz belli derecelerde sararmaya başlar. Birçoğumuzun sıkça tükettiği çay, kahve, sigara ve benzeri şeyler zaman geçtikçe dişlerinizin sararmasına ve renk değiştirmesine neden olan faktörlerden sadece birkaçıdır. İçtiğiniz sigara, çay, kahve, kırmızı şarap gibi sararmalara neden olan şeylerin miktarına göre dişlerinizin görünüşünde istemediğiniz değişikler olur.

Diş beyazlatma için çok değişik ürünler mevcuttur. Piyasada satılan ve bilinçsizce kullanılan bir çok ürünün bilimsel olarak kanıtlanmış beyazlatma etkinliği, yan etkileri ve kalıcılığı tartışmalıdır. Bizim önerimiz, güvenli ve kalıcı bir beyazlatma işlemini deneyimli diş doktorlarına yaptırmanızdır.